Irak, uzunca bir dönem Türk hâkimiyetinde kalmış ve I. Dünya Harbi'nden sonra da Türk devletinden koparılmaya çalışılmıştır. Lozan Barış Görüşmeleri'nde müzakere dışı bırakılan "Musul Meselesi" İngiltere ile Türk Hükümeti arasında yapılacak görüşmeler ile halledilmesi kararlaştırılmıştır. Lozan Barış Adlaşması’nda belirtilen dokuz aylık süre içinde gerçekleştirilen Tersane (Haliç) Konferansı'nda da "Musul Meselesi" sürüncemede kalmış ve mesele Milletler Cemiyeti'ne sunulmuştur. Cemiyet ise Macaristan'ın eski başkanı Kont Paul Teleki, İsveç’in Bükreş Büyükelçisi De Wirsen ve Belçika ordusunun emekli subaylarından Albay Paulis'ten müteşekkil bir komisyon kurmuş ve yerinde incelemede bulunmak üzere bölgeye göndermiştir. Komisyon, yaklaşık bir yıllık bir süre zarfında tarafları dinleyerek bir rapor hazırlamıştır!
İşte, "Türkiye ve Irak Hududu Meselesi" isimli bu rapor, 1925 yılında Milletler Cemiyeti tarafından hazırlatılmış olup, Musul, Süleymaniye ile Kerkük'ün ve bu coğrafyada yaşayan Türkler'in mukadderatının belirlenmesinde rol oynamıştır.
Raporda; irkî, coğrafî, tarihî, iktisadî ve kültürel özellikler ve bunlara ait deliller belirtilmekte ve buna dayalı olarak hüküm verilmektedir.
Söz konusu olan raporda İngiltere’nin nasıl etkisi altında kalındığını ve her bakımdan Türkiye'nin bir uzantısı sayılan bu coğrafyanın Türe'den ne şekilde koparıldığı görülecektir.