
12.05.2023
KIBRIS- Dr. Devrim Şahin & Neriman Çakır
Ben Seni Sevdiğimi de Dünyalara Bildirdim.
Son zamanlarda Türkiye ile Yunanistan arasındaki karşılıklı adımlar dikkat
çekiyor.
Aslında, Türk ve Yunan hükümetlerinin birbirine yardım etmesi Türkiye ile Yunanistan arasında 8 Kasım 2001 tarihli doğal afetlere karşı bir işbirliği protokolü bağlamında ahdi bir yükümlülükleri. Burada asıl dikkat çeken, Türk-Yunan dayanışmasını sadece hükümetler nezdinde değil, halklar ve medya bağlamında da gerçekleşmesi. Özellikle Türkiye’de yaşanan deprem felaketi sonrası Yunan halkının göstermiş olduğu duyarlılık iki ülkenin arasındaki uyuşmazlıkların çözülebileceğine dair daha bir umutla bakmayı mümkün kılıyor. Yunan halkından toplanan yardım malzemeleri stadyumlara sığmazken, sivil toplum örgütlerinin yardımlarıyla dolu Yunan teknelerinin ardı arkası kesilmedi. 6 Şubat depreminin ertesi günü, Yunan Devlet Televizyonu ERT (EPT olarak da biliniyor) sabah yayınına deprem bölgesinden enkaz görüntülerini ünlü Karadeniz türküsü ‘Ben Seni Sevdiğimi de Dünyalara Bildirdim’ eşliğinde yayınladı. Son fakat aynı derecede önemli bir diğer örnek ise Yunanistan’da duvarlara "Hepimiz Türküz" grafitileri yazılması.
Hükümetler nezdinde ise Türkiye’nin Yunanistan’ın 2025-26 döneminde BM
Güvenlik Konseyi’ne daimi olmayan üyeliğine destek kararına karşılık, Yunanistan
Başbakanı Kiryakos Miçotakis hükümeti Türkiye'nin Uluslararası Denizcilik
Örgütü (IMO) Genel Sekreterliği adaylığını destekleme kararı aldı. Yunanistan
Dışişleri Bakanı Nikos Dendias iki ülke arasındaki bu karşılıklı dayanışma ve destek
anlaşmasını muazzam sembolizm içeren bir gelişme olarak nitelendiriyor. Yakın geçmişte Türkiye'yi haydut
devlet gibi görüp Kuzey Kore'ye benzeten Dendias’a göre, Türkiye ve Yunanistan arasındaki bu
olumlu iklimin sürmesi halinde çıkmaza giren Kıbrıs müzakerelerinin yeniden
başlatılmasını olumlu yönde etkileyebilir.
Doğu Akdeniz’de Çözüm Ümidi
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonrası Avrupa Birliği’nin (AB) artan enerji ihtiyacı ve karşılıklı bağımlılığı sonucunda Kıbrıs ve Doğu Akdeniz uyuşmazlıklarının çözümü önem kazanıyor. Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İsrail hükümetleri arasındaki enerji projelerinin Doğu Akdeniz’in AB için pratik ve jeostratejik önemini artırdığına değinen Dendias, Türkiye’nin Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na katılım olasılığı konusunda olumlu baktıklarını belirtiyor. Ancak, Yunanistan Türkiye’nin uluslararası hukuka ve uluslararası deniz hukukuna saygı göstermesini önkoşul olarak şart koşuyor. İki ülkenin uluslararası hukuku ve uluslararası deniz hukukunu oldukça zıt şekilde yorumladıklarını ise buraya not düşmek gerekiyor.
Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü, Doğu Akdeniz’deki birçok uyuşmazlığın çözümü
gibi gerçek anlamda
kapsayıcı ve katılımcı bir diplomasi sürecine dayanıyor. Bazı haber
kulislerinden yayılan iddialara göre, İsrail ve Mısır’da dahil olmak üzere
birçok ülkede kapalı kapılar ardında yapılan toplantılarda Türkiye’nin Doğu
Akdeniz’de enerji denklemine nasıl dahil edilebileceği konuşuluyor. Batılı
diplomatların konuşmalarından sızan bilgilere göre ise Batılı diplomatlar Türkiye’deki
seçimlerden sonra Doğu Akdeniz’de devreye girmeye hazırlanıyor. Ancak, birçok
ülke ve büyük güç Türkiye’nin içinde bulunduğu baskın seçim atmosferinden
çıkmasını bekliyorlar. Doğu Akdeniz ve Kıbrıs gibi tartışmalı bir iç politika
konusu haline gelen uyumsuzluklarda, özellikle de seçim kampanyasının yoğun
olduğu dönemlerde hiçbir hükümetin taviz veren taraf olarak anılmak istememesi
normaldir. Bununla birlikte, Türkiye'de cumhurbaşkanlığı ile genel seçimlerin
ve Yunanistan'da genel seçimlerin sona ermesinden sonra 2023 yazından sonra
liderler üzerindeki baskıların bir ölçüde azalabileceği iddia edilebilir.
Çözüm Çabaları Artacak
ABD’nin New York Times gazetesinde Ocak ayında yayınlanan bir makale, 2023'ün en önemli seçiminin Türkiye'de yapılacak seçim olduğunu ifade etti. Makaleye göre Türkiye’deki seçimlerin ardından daha katılımcı bir atmosfer ile Doğu Akdeniz'de yeni bir denklemin kurulabileceğinin hesabı yapılıyor. Yunanistan'ın Kathimerani gazetesinde yayımlanan "Türk-Yunan İlişkilerine Farklı Bir Yaklaşım" başlıklı makale ise iki ülke arasındaki uyuşmazlıkların diyalog yoluyla çözümünün mümkün olduğunu ancak toplumda korku yaratılmasının, yalan haber yayılmasının ve gerçeklerin çarpıtılmasının buna engel olduğunu iddia etti. Makale Türk resmi söyleminde tehdit diliyle bazı bölgelerde Yunan egemenliğinin sorgulanırken, Yunanistan'ın da hava sahası, kara suları ve münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılması gibi ihtilaflı konularda tek taraflı davranışlarla maksimalist taleplerde bulunduğuna dikkat çekiyor.
Özetle, Türkiye’deki depremden sonrası Türk-Yunan hükümetleri ve kamuoyu
nezdinde yaşanan olumlu havanın kalıcı olabilmesi için, iki ülke arasındaki
meselelerin iç politikadan arındırılması ve iki ülkenin uzun vadeli çıkarlarına
odaklanmasının gerektirdiği yönünde söylemler geliştirilerek adeta olası
gelecek ortaklıklar için ortam hazırlanıyor. Bahse konu ortam hazırlanmaya başlanmışken, Türkiye
ve Yunanistan Kıbrıs adasının da garantörleri olduğundan, Kıbrıs sorunu
açısından da ciddi adımlar atılarak Kıbrıs sorununun Kıbrıs Türklerinin lehine
dolayısıyla Türkiye’nin de faydalanacağı bir şekilde çözümlenmesi için adımlar
atılabileceği gözden kaçmamalıdır.