
12.07.2023
İRAN- Ramazan Bursa
İran’ın P5+1 ülkeleriyle imzaladığı Nükleer
Anlaşma (KOEP) sekizinci yılını doldururken eski ABD Başkanı Donald Trump’ın
tek taraflı olarak çekildiği anlaşmanın geleceğini belirsizleştirdi. ABD
Başkanı Joe Biden’in seçim vaatleri arasında yer alan Nükleer Anlaşmaya dönmek
konusunda başlatılan müzakerelerden bir sonuç alınamadı.
2018 yılında eski ABD Başkanı Trump’ın
çekilmesi sonrası Nisan 2021’de Avusturya’nın başkenti Viyana’da başlayan
dolaylı müzakerelerden somut bir netice elde edilemedi.
İran’ın Trump döneminde uygulanmaya başlanan
tüm yaptırımların kaldırılması ve ABD’nin tekrar anlaşmadan ayrılmayacağına
dair garanti vermesini talep etmesi müzakereleri çıkmaza sürüklemiştir.
Kasım 2024’te yapılacak ABD başkanlık seçimine kadar anlaşmaya dönmek için yürütülen müzakereleri olumlu bir şekilde neticelendirmeyi amaçlayan Biden yönetimi, KOEP’in 14 Kasım 2015’te imzalanan haline dönüşün mümkün olmadığı kararından hareketle yeni yollar ve metotlar üretmeye çalışıyor.
Umman ve
Katar Arabuluculuğunda Yapılan Gizli Müzakereler
Biden yönetimi, Umman ve Katar’ın arabuluculuğunda sürdürülen
görüşmelerin seçimlerden önce anlaşmayla taçlandırmayı amaçlıyor. Washington bu
süreçte İran’la anlaşmaya vararak Körfez’de zedelenen güveninin yeniden
tesisine katkı sağlamak isterken diğer taraftan süreci büyük bir tedirginlikle
takip eden İsrail’le Suudi Arabistan arasında bir normalleşme anlaşması
imzalanmasını sağlamaya çalışıyor.
Obama döneminde imzalanan KOEP’e dönme imkânı
olmadığına inanan Washington yönetimi, Umman ve Katar üzerinden yürüttüğü müzakerelerde
bir ara formül olarak geçici bir anlaşma yapmayı düşünüyor.
İran’ın uranyum zenginleştirme oranını artırması
ve bu çerçevede attığı diğer adımlar Washington yönetimini yeni bir yöntem
olarak ‘geçici anlaşma’ seçeneğine sürüklemiştir.
Bir taraftan İsrail’in İran’a karşı
saldırganlığını dizginlemeye çalışan ABD, diğer taraftan müzakere yaptığı İran’ın
uranyum zenginleştirmede daha ileri bir adım atmaması için yaptırımların da bir
seçenek olduğunu vurgulayarak uyarılar yapmaktadır.
Eylül 2022’de donan İran-ABD dolaylı müzakereleri, Umman ve bilhassa Katar’ın girişimiyle son dönemde ivme kazanmıştır.
Umman
Görüşmeleri
İran ile ABD arasında dolaylı müzakerelerin
ilki Umman’ın başkenti Muskat’ta gerçekleşti. Görüşmelerin ‘gizli olmadığını’
açıklayan İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, Umman Sultanlığı’nın
İran’a yönelik ambargoların kaldırılmasına yönelik müzakerelerin
etkinleştirilmesi için haftalar önce ortaya koyduğu çabayı memnuniyetle
karşıladıklarını söyledi.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kenani’nin
gerçekleştirdiği basın toplantısında yaptığı en kritik açıklama, “geçici bir
nükleer anlaşma yapmak için ABD ile aralarında bir müzakerenin olmadığına” dair sözleri oldu.
Kenani’nin açıklaması, ABD’nin ‘geçici
anlaşma’ politikasına karşı bir tavır olarak değerlendirilebileceği gibi
Tahran’ın stratejik olarak ‘geçici anlaşma’ konusunun saklı kalmasını istemesi
anlamına da gelebilir.
Umman'ın arabuluculuğunda yapılan ABD ile İran
müzakereleri tutuklu takasını da kapsıyor. ABD, 2016 yılında ABD ile işbirliği
ve casusluk yapmak suçlamasıyla 10 yıl hapse mahkum edilen Siyamek Nemazi'nin
de içinde bulunduğu İran asıllı 3 ABD vatandaşının serbest bırakılmasını
istiyor.
Umman'da gerçekleştirilen dolaylı görüşmelere
İran İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei'nin destek verdiğini
söyleyebiliriz. Eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani döneminde yürütülen müzakerelere
sık sık şerh koyan Ayetullah Hamanei, muhafazakâr Cumhurbaşkanı İbrahim
Reisi'yle nükleer müzakereler konusunda daha uyumlu çalışıyor.
Ayetullah Hamanei, 11 Haziran'da yaptığı
açıklamada, İran'ın, Batı ile bir anlaşmaya varma olasılığının altını çizdi ve
"Batı ile yapılan anlaşmada yanlış bir şeyin olmadığını ancak nükleer faaliyetlerinin
altyapısına dokunulmaması gerektiğini"
söyledi.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kenani'nin, "ABD ile geçici bir anlaşma için müzakere yürütmediklerine" dair açıklaması sonrası Ayetullah Hamanei'den gelen temkinli destek açıklaması yapması, geçici anlaşmaya yeşil ışık olarak değerlendirilebilir.
İran'ın
Nükleer Faaliyetleri
ABD Başkanı Trump'ın tek taraflı olarak
KOEP'ten çıkması sonrası İran, kademeli olarak uranyun zenginleştirme oranını
artırmış ve süreç içerisinde Uluslararası Enerjisi Ajansı (UAEA) ile yaptığı
işbirliğinde kısıtlamaya gitmiştir.
UAEA'nın son raporuna göre İran, üç ayda
yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum stokunu yüzde 27 oranında artırmıştır.
İran'ın toplam zenginleştirilmiş uranyum stoku, nükleer anlaşmada belirlenen
limitin 21 katını aşmıştır. İran'ın elinde yüzde 60 oranında uranyum
bulunmaktadır ve bu 3 bombaya yetecek bir oran olarak değerlendirilmektedir.
ABD, İran'ın yüzde 60 oranına kadar zenginleştirilmiş uranyum üretimine devam
etmesinin inandırıcı barışçıl bir yönünün olmadığını ifade ediyor.
E3 ülkeleri, İran'ın nükleer davranışlarında
bir değişimin olmadığını savunurken UAEA'nın son raporunda İran'ın iş birliği
yapmak için olumlu ancak yetersiz adımlar attığına yer verilmektedir.
İran, ABD'nin 2018 yılı sonrası getirilen yaptırımların hafifletilmesi konusunda müzakere masasında ABD ve diğer batılı ülkelere uranyum zenginleştirme faaliyetleri ve UAEA ile işbirliği yapma hususunu bir baskı aracı olarak kullanmaya devam edeceği mülahaza edilmektedir.
Sonuç
olarak; ABD'de yaklaşan seçimler ve İran'ın içinde bulunduğu ekonomik
sıkıntılar, bölgesel daralmışlık ve iç güvenlik sorunları iki ülkenin nükleer
konusunda anlaşmaya varmak için daha rahat bir ortam sağladığı muhakkaktır.
Hem arabulucu ülkeler Katar ve Umman'dan hem
de taraf ülkeler İran ve ABD'den gelen açıklamalar, önümüzdeki süreçte geçici
de olsa bir anlaşmaya varılacağını işaret etmektedir.