
30.05.2022
"Bilim Dâhisi Padişah: Fatih Sultan Mehmet" konferansı gerçekleştirildi.
Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Bilim Tarihi Bölüm Başkanı Prof.Dr.Mustafa Kaçar, Türkiye Yazılımcılar Federasyonu Başkanı Mustafa Çalış ve İstanbul Rumeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Remzi Durmuş’un konuşmacısı olduğu
Oturum Başkanlığını yapan Bilim Teknoloji Derneği Başkanı Ramazan Bakkal konuşmasına şöyle başladı: “Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan anladığımız üzere biliminiz yoksa, ki teknoloji bilimin çocuğudur, siz de yoksunuz diyor dünya. O zaman bizim de bilimimiz olmak zorundadır.”
“FATİH’E İSTANBUL’UN FETHİNİ KAZANDIRAN: İNANÇ VE BİLİM TEKNOLOJİ”
Bir ülkede bilim var olmadan hiçbir şey var olmuyor. İnsanların entelektüel birikimlere baktığımızda bunları kategorize edecek olursak bilim, sanat, felsefe, teknoloji ve din bütün kültürel üretimlerimizi kapsamaktadır. Bilimin bu kategori içerisinde yeri ayrıdır. Çünkü insanlar için evreni netleştirmesi, önlerindeki perdeyi kaldırmasıyla ilgilidir.
Osmanlı kuruluşundan itibaren bilim temellerine oturduğunu ve Fatih zamanına kadar geldiğimiz süreçte devletin her kademesinde askeri, idari alanlarda dahi alimlere rastlandığını ifade eden Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Bilim Tarihi Bölüm Başkanı Prof.Dr.Mustafa Kaçar; “Böyle bir devlet anlayışında yetişen Şehzade Mehmet, hem Peygamber’in müjdesine layık olmak hem de Doğu Roma’nın en önemli şehrini almak istemesi oldukça doğaldı. Bu amacına ulaşmasında yani İstanbul’un fethini ona kazandıran iki husus vardır: İnanç ve bilim teknolojidir.” dedi.
İstanbul’u daha önce fethetmeye çalışanlardan Fatih’i ayıran şey bilim ve teknolojiyi bu fethin merkezine alması olduğunu belirten Kaçar; “1000 yılı aşkın süredir her türlü taarruza dayanmış olan Bizans Surlarını dahi yıkacak bilim ve teknolojik çalışmaları şehzadelik yıllarından itibaren çalışmış, padişah olduğu ilk günden fethe kadar geliştirmiştir. Fethe hazırlanışı ve şahi toplarını tasarlayıp döktürmesi, onların lojistik planlamaları böyle bir kuşatmaya gerçekleştirilmesi o günün şartlarında mümkün görülmemiştir. İstanbul’un Fethi’ndeki tüm bu bilim, teknik ve lojistiğin zirve noktası makara tekniğiyle gemilerin karadan yürütülmesi olmuştur.” dedi.
“İSTANBUL İSLAM BİLİMİ İÇİN BİR MERKEZ OLDU”
Osmanlı için medrese kültürü, kuruluşundan itibaren en önemli unsur kabul edildiğini vurgulayan Kaçar; “Fatih, İstanbul’u Fethi’nin hemen ertesi günü Ayasofya’nın tadilatını ve papaz odalarının medreseye dönüştürülmesini emretmiştir. O gün ayrıca İstanbul Üniversitesi’nin de kuruluş günü kabul edilmiştir.” dedi.
Fethin ardından bir diğer çalışmasının da eski saray bölgesi olarak bilinen Fatih Camii ve Külliyesini yaptırmak olduğunu söyleyen Kaçar; “Bu külliyeyi Osmanlı’nın çevreye dayalı mimari anlayışından çıkıp ilk kez mimari çizim ve geometrik çizim yöntemiyle çizmiştir. Bu dikdörtgen plan ayrıca altın oran kullanılarak çizilmiştir.” dedi. Alimsiz ve talebesiz medresenin olmayacağını belirten Kaçar; “Başta Ali Kuşçu olmak üzere, Fatih, dönemin İslam coğrafyasındaki en önemli alimlerini İstanbul’a davet etmiştir. İstanbul’un İslam ilim ve medeniyetinin siyasi, kültürel, bilimsel ve ticari merkez kabul etmiştir.” ifadelerini kullandı.
Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Bilim Tarihi Bölüm Başkanı Prof.Dr.Mustafa Kaçar’ın ardından Türkiye Yazılımcılar Federasyonu Başkanı Mustafa Çalış "Yazılım ve Gelecek” ve İstanbul Rumeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Remzi Durmuş ise Türkiye'de Yapay Zeka Ve Dijital Dönüşüm” konularındaki konuşmalarına devam etti.